pedro
Oral Seksin Faydaları Hakkında
by
, 12.April.2016 at 16:01 (3615 Görüntüleme)
Yakın zaman da gerçekleştirdiğim Hollanda ziyaretimden aklımda kalan, ve sizinle paylaşmadığım bir çok şey var, örneğin Haarlem semtinde yaşayan biseksüel otel sahibi William'ın hikayesi. Hikayesini kitap haline getirip satışa çıkarmış, ben de alıp okudum, ilginç buldum ve sizinle paylaşmaya karar verdim, kitabı özetleyerek yazının bundan sonrasına onun ağzından devam edeceğim.
" İlk deneyimi mi sordunuz? 16 yasında iken okuldan çok yakın bir arkadaşım vardı, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi, babası ölmüştü, annesiyle birlikte okula epey uzak bir yerde yaşarlardı, annesi beni çok severdi bu yüzden onlarda kalmam, nerdeyse evden biriymiş gibi davranmam hiç sorun olmazdı. Hatta onlarda kaldığım günlerde akşama ne yemek istersiniz diye sorulurdu, yani benim de görüşüm önemsenirdi. Ne arkadaşım ne de annesi benim ailemi pek tanımazdı, pek tanımak istiyor gibi de durmuyorlardı açıkçası, belki bu küçük düzenimizin bozulmasını istemiyorlardı, böyle çok mutlu görünüyorlardı.
Tabii hikaye bir yerde kötü gitmeli değil mi? Ailemle tanışmak sanki bu düzeni bozabilecek şey gibi iken, birgün ansızın arkadaşım annesi çamaşır aşarken kalp krizi geçirmiş, cesedini bir komşu bulmuş... Hayatımda başka hiçbirşey için o kadar üzülmedim, bir daha hiçbirşey beni öyle derinden sarsmadı.
Arkadaşım her gece uyumadan ağlıyordu, gün içinde hissiz ve yok gibiydi, hiçbir yaşam emaresi göstermiyordu. Gece uyuyacağı zaman ona sarılıyordum, sımsıkı, artık bu bir ritüel halini almıştı. Öyle ki arada bir onu öpüyordum, hiç sesi çıkmıyordu... Tabii böyle gitmeyeceği başından belli, ben artık ona sarıldığımda etkileniyordum, dayanılmaz bir hal almıştı bu hisler. Birgün arkadaşıma çok kirli göründüğünü, onu benim yıkamam gerektiğini söyledim, beraber banyoya girdik, o soyunur soyunmaz ben erekte oldum ama gizlemeye çalışmadım, duşun altına girdik ve arkadaşıma masturbasyon yapmaya başladım, ama inanılmaz bir heyecanla,tüm vücudum titreyerek. Çok değil bir dakika kadar sürdü arkadaşımın bacaklarıma boşalması, ilk ve sondu, bir daha olmadı, zaten arkadaşım Beverwijk'e halasına taşınmak zorunda olduğu için bir daha görüşemedik.
Ertesi yıl üniversite okumak için Amsterdam'a taşındım, Vondelkerstraat sokağında küçük bir odam vardı, o zamanın ünlü porno yıldızı Laura Gemser ile aynı sokakta yaşıyordum, hatta sonra çok daha ünlü olacak Sylvia Kristel' inde benim sokağımda bir evde porno izle mek için film çektiğini biliyordum. "Flower Power" hareketi etrafımdaki herkesi çok heyecanlandırıyordu, hepimiz hippiliğin dünyanın kurtarıcısı olduğunu düşünüyorduk. İnsanlar artık daha rahattı, yavaş yavaş gey/lezbiyen topluluklar oluşmaya başlamıştı, özgürlük kalbimizi kuş gibi uçuruyordu.
Ama hala eksik birşey vardı; biseksüel topluluğu. Ben de bir şekilde bu topluluğa toplu bir yaşam alanı oluşturmaya, yaşadığım binayı almaya karar verdim, 5 katlı, yeterdi bize. Şehirdeki tüm bankaları dolaştım ev kredisi almak için ama hiçbiri olumlu cevap vermedi, çünkü öğrenciydim ve aylık gelirim bugünün parasıyla 600 euro civarındaydı, aldığım krediyi geri ödeyemezdim onlar da haklıydı.
Derken bir arkadaşım çıkageldi, parayı bir bankerden bulabileceğimi müjdeledi, adresi kaptığım gibi koştum adamın ofisine. Herşeyi en açık haliyle anlattım, adam gülümsedi ve tek şartım var o da binayı işleteceksin, zemin kata bar, terasa restaurant açacaksın, yoksa benden aldığın krediyi geri ödeyemezsin dedi. Bense bunu hiç istemiyordum, sadece bize ait toplu bir yaşam alanı istiyorum. Banker bana ev adresini verip, akşam birşeyler içerek işleri bitirebileceğimizi söyledi.
Akşam evine gittim, biraz içki içtikten sonra elleriyle kafamı tutup bacak arasına doğru götürdü, karşı geleceğimi sandı ama bu zaten benim hoşuma giden birşeydi. Bundan önce iki kere daha oralyapmıştım, ama bu farklıydı, işin ucunda hayaller vardı, yani çifte zevk... Ağzımı yıkadıktan sonra anlaşmayı imzaladık, bana banka çekini verdi. Ertesi gün koşarak parayı çektim ve tüm binayı satın alma işlemi 2 gün içerisinde bitti, çok heyecanlıydım.
Sözleşmedeki gibi zemin katı bar, terası restaurant yaptım. Bazı odaları da kiraya veriyordum, düşündüğümden çok daha karlı bir iş olmuştu, hem biseksüel arkadaşlarımla mutlu bir hayat sürüyordum, hem para kazanıyordum. Birkaç tanede geç erkek 'yardımcı'm vardı. Sakin yanlış anlamayın bizim zamanımızda eşcinsel seks anlayışı farklıydı, ya el işi ya da oral seksti. Tüm Avrupa'dan misafirlerim vardı, yaptığım şeye ben bile inanamıyordum... Misafirlerimdem biri Bulgar Viri idi, çok güzel bir kızdı, sanırım ona birkaç saniye içinde aşık oldum.
İşin güzel tarafı o da bana aşık olmuştu, ama benim biseksüel olduğumu anlayamamış, sadece işletmeci sanmış, ben de üzülsün, aramız bozulsun istemedim, sustum. Sonra herşey çok çabuk gelişti, Bulgaristan'a Viri'yi ailesinden istemeye gittik, annem babam çok mutluydu, onunkiler de öyle. Tanışmamızdan yaklaşık bir yıl sonra 1973 yılında, Bulgaristan'da evlendik. Hollanda'ya dönünce daha valizleri bile boşaltmadan Viri'ye otur dedim yanıma, ben biseksüelim, hep böyleydim, dedim. Tabii kabul etmesi kolay olmadı ama kabul ettikten sonra da hayat çok güzeldi.
Vondelkerstraat'ta ki apartmanı aldığım fiyatın yaklaşık 3 katına satmıştım, tabii aradan 5 yıl geçmişti ve Amsterdam çok daha popüler bir yerdi artık. Apartmanın parasıyla Bulgaristan'da çok büyük bir otel aldık. Viri ile birlikte işletiyorduk, bölgede benzeri bir otel olmadığı için işlere yetişemiyorduk. Birkaç tane de 'işçi'm vardı, gündüz duvarları boyar geceleri benimle eğlenirlerdi. Tek vasıfları duvar boyayabilmek olduğu için bir süre sonra otelimin adı " Bulgaristan'da Duvarları En İyi Boyanmış Otel" olmuştu.
Bir süre sonra Bulgaristan'ın farklı yerlerinde 3 otelim, bir tane küçük özel uçağım bir de Rolls Royce'um olmuştu. Kabul ediyorum yakışıklı değildim ama istediğim herkesi alabiliyordum, ben paramı kullanmaya çalışmadım hiç, onlar zaten param olduğunu biliyordu... Bulgaristan'dan biraz sıkılınca 1996 yazında Bahamalar'da bir otel aldık, Viri Bahamalar'ı çok sevmişti, Avrupa'da kış soğuk olunca Bahamalar'da gider orda sıcağın tadını çıkarırdı. Bu benim için de gönül eğlendirmek için biçilmiş kaftan bir fırsat olurdu.
Güzel şeyler sonsuza kadar sürmez, bunu biliyordum ama böylesini hiç tahmin etmemiştim, 2005 yılında Bulgar mafyası yakamıza yapıştı, Bulgaristan'daki tüm mal varlığımızdan haberdardı ve hepsini istiyordu, daha önce Bulgar mafyası tarafından Amsterdam'ın orta yerinde öldürülen bir işadamını gördüğüm için hayatımı tehlikeye atmak istemedim. Viri direnmem için çok ısrar etti ama ben hayatımı seviyordum, pes ettim.
Viri üzüntüden felç geçirdi, 2009 yılına kadar tekerlekli sandalyede kaldı. Neyse ki Hollanda ve Bahamalar'da ki mal varlığımızdan haberdar değildi Bulgar mafyası, hayatta kalabildik, kendimize 3 yıldızlı küçük bir otel açtık, ve Viri'nin Almanya'da ki tedavi sürecini sorunsuz geçirdik.
Karım iyileşince boşandık, ama hala birlikte yaşıyor gibiyiz, sadece evlerimiz farklı. Oteli birlikte işletiyoruz, birbirimize yardım ediyoruz, o yine her kış Bahamalar'da kalıyor, ben yine genç 'yardımcı'lar buluyorum, antika eşyalar koleksiyonumu büyütüyorum, hayatımın geriye kalanının keyfini sürmeye çalışıyorum. "